Gemi, kağıt üzeri pastel, imzalı. 16 x 10 cm
Paylaş
Bir sonraki tutarı teklif edebilir veya daha yüksek bir maksimum teklif verebilirsiniz. Verdiğiniz maksimum teklifler gizli tutulacaktır. Müzayede katılım şartları hakkında bilgi almak için tıklayınız
Herhangi bir akıma bağlı olmadan yaptığı, soyut ve figüratif üslup arasındaki eserleriyle tanınan Avni Arbaş, ilk resim derslerini babası Albay Mehmet Nuri Bey’den almıştır. Galatasaray Lisesi’nde okuduğu dönemde, asker ressam Mehmet Ali Bey’in yönetimindeki resim atölyesinde, Cihat Burak ve Selim Turan gibi geleceğin önemli ressamlarıyla çalışma olanağı bulmuştur. Resim tutkusu ağır basınca Güzel Sanatlar Akademisi’nin orta kısmına geçmek için Galatasaray Lisesi’nden ayrılmıştır. 1940-1946 yılları arasında öğrenim gördüğü akademide, önce İbrahim Çallı’nın, daha sonra da Leopold Lévy’nin atölyesinde çalışmıştır. Lévy’nin atölyesinde çalıştığı yıllarda, aynı atölyeye devam eden Nuri İyem, Selim Turan, Nejat Devrim, Kemal Sönmezler, Turgut Atalay ve D Grubu kurucularından Abidin Dino gibi öğrencilerle birlikte Yeniler Grubu’nu kurmuştur. Grubun ilk sergisi 1940 yılında ‘Liman Resimleri’ adıyla Gazeteciler Cemiyeti’nin Beyoğlu Lokali’nde açılmış, bu sergiye İyem, Arbaş, Dino ve Turan gibi gruba üye olan sanatçıların yanı sıra Agop Arad, heykeltıraş Faruk Morel ve afiş sanatçısı Yusuf Karaçay da katılmıştır. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in düzenlediği yurt gezilerine katılarak 1946’da Siirt’e giden ressam, buradaki izlenimlerini resimlerine de yansıtmıştır. Akademiden mezun olduktan sonra, Fransız hükümetinin bursuyla 1947 yılında Paris’e giden Arbaş, 1970’li yılların sonuna kadar burada yaşamıştır. Paris’te yaşadığı dönemde çok sayıda sergi açmış, soyut sanatı destekleyen Salon de Mai’ye (Mayıs Salonu) üye olmuş, aralarında Picasso, Tristan Tzara, Aragon, Prevert kardeşlerin de bulunduğu geniş bir dost çevresi edinmiştir. İlk kişisel sergisi Paris’ten yolladığı tablolarla 1951 yılında İstanbul’da açılmış, bunu 1953 yılında Mahmut Makal’ın ‘Bizim Köy’ adlı romanından esinlenerek yaptığı resimlerle açtığı Paris’teki sergi izlemiştir. Sanatçı Paris’te olduğu dönemde, hayranı olduğu Nazım Hikmet ile tanışarak onun karakalem portrelerini yapma fırsatı da bulmuştur. 1977 yılında yurda dönem Arbaş, bu dönemden itibaren ağırlıklı olarak Mustafa Kemal portreleri, İstanbul ve Boğaz konulu resimler yapmıştır. Resimlerinde soyutlamalar giderek artsa da, sanatçının figüratif anlayışa eğilimi her zaman baskın çıkmıştır. Yapıtlarında lekeci anlayışın ağır bastığı görülür. 1981 yılında Atatürk’ün 100. doğumgünü sebebiyle açılan yarışmada başarı ödülü alan ressam, 1991 yılında da Plastik Sanatlar Derneği’nin onur belgesine layık görülmüştür. Yurtiçinde İstanbul ve Ankara; yurtdışında da Paris, New York, Ohio’da olmak üzere toplam 23 kişisel sergi açan Arbaş, yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli karma sergilere de katılmıştır. Yaşamının son yıllarını Foça’da geçiren sanatçı, kansere yenik düşerek 2003 yılında vefat etmiştir.