NURULLAH BERK (1906-1982)
Tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1981 tarihli.
70 x 70 cm
Türk resminde Kübist ve geometrik figüratif bir anlayışın ilk temsilcilerinden biri olması ile ayrı bir yere sahiptir. 1920-1924 yılları arasında Sanayi-i Nefise Mektebi’nde Hikmet Onat ve İbrahim Çallı atölyelerinde öğrenim gördü. 1924-1928 yılları arasında Paris’te Ernest Laurent, 1932-1933 tarihlerinde de Lhote ve Leger’in atölyelerine devam etti. 1933 yılında Türkiye’ye döndükten sonra, Zeki Faik İzer, Elif Naci, Cemal Tollu, Abidin Dino, Zühtü Müridoğlu ile D grubunu kuran sanatçı, grubun 1947’deki dağılışına dek çalışmalarını sürdürdü; gerek sergilere katılarak, gerek gazete ve dergilerde grubu tanıtıcı yazılar yazıp konferanslar vererek D grubunun bir nevi sanat kuramcısı olarak görev yaptı. 1939’da Levy’nin isteği ile Güzel Sanatlar Fakültesi’nde göreve başlayan Berk, 29 yıl boyunca bu kurumda öğretim üyesi olarak çalıştı.
1930’lu yılların başında, Paris’te Lhote ve Leger’in atölyelerine devam ederken, bu sanatçıların resimde savundukları desen, kütle ve hacim yaratma anlayışlarını benimseyerek Türkiye’de Çallı kuşağının resimde yok ettiğini düşündüğü bu anlayışları yeniden kazandırmayı planlamıştır. Bu amaçla kurulmasına öncülük ettiği D grubu dönemindeki ilk resimlerinde (1933-1935) bireşimsel Kübizm’e yakınlığı göze çarpar. 1947 yılında grubun dağılmasından sonra yeniden Paris’e Lhote’un atölyesine giden Berk, 1933 yılındaki gidişinde Lhote’u anlamamış olduğunu fark ettiğini belirtmiştir. Sanatçının 1950’li yıllardaki resimlerinde tamamen çizgisel ve iki boyutlu bir yapı hakimdir. 1950’li yılların sonunda ise Türk resminde bir Doğu-Batı sentezi gerekliliğini savunmaya başlayan ressam, Türk sanatına özgü örgeleri araştırmaya yönelmiştir. Yazma ve minyatür eserleri inceleyerek bunları Batılı teknikler ile biçimlendirme yoluna gitmiştir. Bu yıllardan itibaren ürettiği eserlerde geleneksel nakış sanatımızı, resmin tüm yüzeyine devingen bir geometrik sistemler ağı ören arabesk, sonsuzluğu çağrıştıran bir çizgisel yapıyla anlatır. Bu düzen içinde hedeflenen resim dili, sert konturlarla yüzeysel bir anlatıma itilen kunt figürler ve yerel fiziksel özelliklerin motifsel yorumu ve soyut anlatımlarıdır. 1960’lı yılların sonlarına doğru ise sanatçı yeni bir arayışa geçmiş ve tuvallerini yalnızca motifsel bulutlarla doldurmuştur. Böylece Türkiye’de geometrik-figüratif yapımcılığın öncülerinden olmuştur. Kurucularından olduğu grup aracılığıyla çağdaş anlayışların tanıtılması ve tartışılmasına yardımcı olmuş, geleneksel örgelerden yararlanarak ulusal resim araştırmalarını güçlendirmiştir.
Nurullah Berk, 1940 yılında yurt gezileri programı kapsamında Amasya’ya giderek ‘Yeşilırmak’, Amasya’dan Su Değirmeni’, Amasya’da Köy Evleri’, Amasya’da Manzara’, ‘Amasya Yemişleri’ ve ‘Amasya Bağları’ adlı tablolarını yapmıştır. 1946’da bir yıllığına Paris’e giderek burada serbest çalışan Berk, aynı yıl Cernushi Müzesi müdürü Rene Grousset’in yardım ve önerisiyle müzede ‘Bugünün Türk Resmi, Dünün Türkiyesi’ adlı serginin düzenlemesine öncülük etmiştir. 1962 yılında İstanbul Resim-Heykel Müzesi müdürlüğüne atanmıştır. Ressam kimliğinin yanı sıra sanat üzerine yazdığı kitaplarla da tanınan Berk’in ‘Modern Sanat’ (1934), ‘Türk Heykeltıraşlığı’ (1937), ‘Türkiye’de Resim’ (1943), ‘İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’ (1972), ’50 Yılın Türk Resim Ve Heykeli’ (1973), ‘Çağdaş Türk Resim Sanatı Tarihi II’ (1981; Adnan Turani ile) gibi önemli kitapları da bulunmaktadır. Sanatçı, 1966 yılında 28.Devlet Resim Heykel Sergisi’nde Birincilik Ödülü; 1967 Paris Bienali’nde Onur Madalyası; 1975 9. DYO Resim Yarışması’nda Başarı Ödülü almıştır.